HOŞ GELDİNİZ
  Tarihimizdeki bazı yanlışlıkar
 

Tarihimiz yöneticilerimizin hatalarıyla doludur. Bu hatalar olmasaydı belki de şu anda farklı noktalarda olurduk. Bu hataları tespit ettik. Umarım, hatalarımızı görerek dersler çıkarabiliriz. Tarih de zaten ders çıkarmak için vardır.


                      1.90 Bin Askerimizi Donarak Öldürdük

l. Dünya savaşında Kafkas cephesinde Ruslar’a karşı yapılan taaruzu kaybetmemizin tek sebebi mevsim ve kıştı. Taaruz Aralık ayında düzenlendiğinden 90 bin askerimiz donarak öldü.

                     2.Soğuk Bölgeye, Yazlık Askeri Kıyafetle Asker Gönderdik

Kafkas cephesine gönderdiğimiz askerler, soğuk bölge insanı olmadığından kış ve soğuktan çabuk etkilenmişlerdi. Hatta bundan daha vahimi, askerlerin kıyafetleri yazlık askeri kıyafetlerden oluşmaktadır. Eğer bu hata yapılmasaydı bu gün tarih başka türlü yazılacaktı.

                3.Düşmanımıza gidecek silahların ülkemizden geçmesine izin verdik.

Balkan savaşları öncesinde Sırplar, Rusya’dan silah yardımı almaktaydılar. Fakat Rusya bu silahı Sırbistan’a gönderemiyordu. Çünkü aradaki Avusturya bu silahların kendi ülkesinden geçmesine izin vermiyordu. Sonunda Rusya, Osmanlı devletine baş vurdu. Osmanlı devleti bu silahların kendi topraklarından geçmesine izin verdi. Sırplar, Balkan savaşlarında bu silahları Osmanlılar’a karşı kullandılar. Osmanlıların yenilmesine yol açtılar.

                 4.Savaştan bir gün önce savunma bakanı savaş olmayacak diyor.

Balkan savaşı öncesinde Osmanlı Savunma Bakanı, Balkanların Osmanlılar’a bağlı olduğunu ve herhangi bir savaşın olmayacağını gazetecilere açıklıyordu. Bir gün sonra savaş oldu.

                  5.Düşmanımız Arasındaki İhtilafları Çözerek Onların Birleşmelerini ve Bizimle Savaşmalarını Sağladık

Osmanlı iktidarını ele geçiren İttihat ve Terakki partisi yöneticileri, Balkan devletleri arasındaki mezhep farklılıklarından oluşan kavgayı çözmüş ve onları barıştırmışlardı. Balkan devletleri, bu mezhep farklılıklarından dolayı bir türlü birleşip Osmanlılar’a karşı savaşmazken, Osmanlıların arabuluculuğu sayesinde aralarındaki sorunların halledip, Osmanlılara karşı birleşmiş ve Balkan savaşını çıkarmışlardı.

                        6.Fransızların hakkımızda ne yaptıklarından haberi olmayan bir elçimiz

1798 yılında Fransa Osmanlılar’ın bir eyaleti olan Mısır’ı işgal etmişti. İşgalden önce, İngiltere’nin İstanbul elçisi Osmanlıları Fransa’nın Mısır’ı işgal edebileceği konusunda uyarmıştı. Osmanlı yöneticileri, bunun üzerine Paris’teki elçilerini arayıp bilgi istediler. Elçi, kesinlikle böyle bir şey olamayacağını, Fransa’nın Osmanlı devletinin bir dostu olduğunu bildirmişti. Mektuptan birkaç gün sonra, Napolyon Mısır’ı işgal etti.

                      7.Sanat düşkünlüğümüzden taaruzu geciktirmekle Osmanlının sonunu hazırladık

Osmanlı devleti koca Viyana’yı Merzifonli Kara Mustafa Paşa’nın bir aptallığı yüzünden kaybetti. Şehri kuşatan Osmanlı ordusunu durduracak hiçbir güç yoktu. Merzifonlu buna güvenerek, son taaruz emrini sürekli geciktiriyordu. Osmanlı ordularının taaruzu geciktirmesi, Viyana’ya yardım gelmesini sağlamış oldu.

                     8.Şahsi çıkarlarımızı devlet çıkarlarının önüne almamızın hazin sonucu

Yine Viyana önlerindeyiz. Merzifonlu’ya kızan Kırım hanı, kendisine verilen köprüleri tutma görevini yerine getirmeyince, Lehistan ordusu, bu köprüleri kullanarak Osmanlı Ordusunu arkadan kuşattı.

                     9.Bir kadın ve bir hezimet

1711 Purut savaşında Osmanlı Devleti, beklenilmeyen bir zafer kazanmış, Rus imparatoru Çar Deli Petro’nun da içinde olduğu Rus ordusunu bataklıkta sıkıştırmıştı. Rus ordusunu imha etmek için son bir taaruz gerekiyordu. Fakat komutan Baltacı Mehmet Paşa, Katerinayla tanışınca bütün plan ve taktiklerini unutmuş oldu.



                    10.Satın alınan iki gemi ve l. Dünya savaşı

l. Dünya savaşı sırasında İngilizlerin önünden kaçan iki Alman savaş gemisini Osmanlı devleti satın aldığını bildirmişti. Bu gemiler, gizlice Karadenize çıkarak Rus limanlarını bombaladılar. Böylece Osmanlı devleti de savaşa girmiş oldu

 
 
  Bugün 29 ziyaretçi (70 klik) kişi burdaydı!
Google
<

..:: Hacı Aslan TEMUR::..

www.kayserili-38-66.TR.GG - www.kayserili-38-66.tr.gg

Sitemize Hoş Geldiniz ..!

Ziyaretçi Defterine Yorumlarınızı Bekliyoruz...

Eğer Sitemizi Beğendiyseniz HEer Zaman Ziyaret Etmeniiz Bekerim

SİZLERİN DESTEĞİ İLE HER GEÇEN GÜN DAHADA BÜYÜYORUZ

www.kayserili-38-66.tr.gg

www.kayserili-38-66.tr.gg



Bedava-sitem.com vazgeçilmez adresi WWW.KAYSERİLİ-38-66.TR.GG

<


♥ Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar. Wendell Phillips

♥ Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. Bertolt Brecht

♥ Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz. LUKIANOS

♥ Ölümün bizi nerde bekledigi belli degil, iyisimi biz onu her yerde bekleyelim. MONTAIGNE

Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)

Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. (Firdevsi)

Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))

Sakladığın sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))

Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)

Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür. (Hasan-ı Basri)

Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar. (Mevlana)

Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali)

Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))

Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))

Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Hacı Bayram-ı Veli)

Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))

Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Şeyh Sadi Sirazi)

Cevizi kırıp özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder. (İmam Gazali)

Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir.

♥ Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, aslı ayrandır.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Merhametli olanlar... Bunlara Rahman olan Allah merhamet eyler. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet ederler. " AÇIKLAMASI: " Her kim, şefkat ve merhamet vasıflarına bürünürse, Yüce Rabbın Rahmetini kazanmış sayılır. Yavaş yavaş ondan gelen Rahmet nesimi (latif rüzgar) önce ruhunu sarar; sonra derece derece bütün dış yapısını kaplar. Ama dış temiz olunca!... Ama Şer'i hükümler onda kusursuz tatbik edilince. Aksi halde, gelmiş olsa dahi, kaçar gider.Allahulâlem"

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala Hazretleri her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini baas eder." AÇIKLAMASI: "Her yüz sen başında bir müceddid gelir. Esasta değil teferuatta önemsiz değil, önemli değişikliker yapar. Asrın icabına göre bazı ahkâm çıkarır. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar. Bu vazifeyi yapan aynı zamanda Kutup'tur (Kubt'a Gavs da denir). Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Salacağınız bir ip, sizi mutlaka Allah'a ulaştırır." AÇIKLAMASI: "Düşün O'ndan gayri tek varlık yoktur... Abadan'dan öte bir karye (şehir) yoktur. Allahulâlem"

Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Her kim Allah için olursa... Allah onun için olur." AÇIKLAMASI: "Bir kul benliğiden fena bulur (geçer), anını zamanını bir yana atar; varlığını mevhum (kuruntu ürünü) nefsine izafe etmekten vazgeçerse, Hak Tealâ ona kayısız şartsız tecelli eder... Bir başka mana daha: Her kim fiiler, sıfat ve zat yönüyle fenafillah (dünyayı kalbden tekedip tamamen Allah'a C.C. yönelmek) mertebesine ererse, onun mazharında (ortaya çıkma ve görünme yeri) İsm-i Azanm zuhur eder -zat, sıfat ve esma , efal (fiiler) olarak-.Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Yüceliğine yüce, mübarekliğine mübarek Allah dünya semasına nüzul tecellisi eyler ve buyurur: Yok mu tebe eden?... Ki, onun tevbesini kabul edeyim. Hani duacı?... Ki ,onun duasına icabet edeyim." AÇIKLAMASI: "Bu Hadis'e şu Ayeti kerime ile işaret edildi; "ŞU DA MUHAKKAK Kİ BEN, TEVBE EDEN, İNANAN VE YARARLI İŞ YAPAN, SONRA (BÖYLECE) DOĞRU YOLDA GİDEN KİMSEYİ BAĞIŞLARIM." (TA-HA Suresi, Ayet 82) Bu manalardan Allah'u Teala'ya kavuşmayı ANLA... ve bereket bul. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " O mü'min ki insanların arasına girer ve onların eziyetlerine sabreder; bu, o müminden hayırlıdır ki, insanlar arasına giremez ve eziyetlerine sabredemez..." AÇIKLAMASI: "Belirtilen manalardan biride şudur; Tam ve Kâmil insanın manaya talib olan müslümanların arasına girmesi, yalnız kalıp onlara karışmamasından hayırlıdır. (Halk arasına karışmamak, daha ziyade, meczup vasfını haiz saliklere has bir haldir. Ama bu meczup salik de, kendisinden hiç bir şey hasıl olmayan salikten hayırlıdır. Yine, kendisinde hiç bir zuhurat olmayan, meczubdan, fazilet itibari ile daha değerlidir) Allahulâlem. "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Şayet Hakkı tam manası ile bilseydiniz; su üzerinde yürürdünüz, dağlar sizinle kayardı..." AÇIKLAMASI: "Eğer Hak'kın varlığında fani olup, O'nunla beka bulsaydınız, elbette herşeye karşı bir tasarruf sahibi olurdunuz... Özellikle icat ve yok etme babında. Ama her ülkede; Âfakta ve enfüste. (Yani hem batını alemde hem de zahiri alemde). Allahulâlem. "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Hemen herkes dünyadan susuz çıkar, Ancak 'Rahman, Rahim Allah adı ile' diyenler hariç." AÇIKLAMASI: "Her noksan olan, kemal derecesine yönelmek zorundadır. Ta ki O'nu bile. Şayet O'nu bilmiyorsa hakiki kemali bulamaz. Meğer ki bütün esma ve sıfatlara tahakkuk etmiş ola. Ama hem celal tarafındaki sıfatları ile hemde cemal tarafındaki sıfatları ile. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Eğer Ademoğlunun iki dere dolusu altını olsa üçüncüsünü arzular. Ademoğlunun boşluğunu ancak toprak doldurur." AÇIKLAMASI: "Bir kalp için iki vadi olsa... İş bu iki vadi, ruhun ve nefsin vadileridir. Ve bunlar leduni ilmlerin altını ile dolsa mutlaka üçüncü bir vadininde dolmasını ister. Çünki onun istidadı vardır: Özellikle İlahi feyz kabul etme babında;bir de... evet bir de feyz veren zatta hakikatı bulması babında; bir de... evet bir de verilen feyzle hakikate kavuşmak üzerine. (burada bilhassa , Ademoğlunun gözünü dolduran şeyin toprak olarak anlatılmasından murad, zül haline varn bir fena halini bulmaktır. Özellikle burada fani bir varlığın izzet bucundan zillet enginine düşmesineişaret vardır. Buraya kadar anlatılan manaları şu Ayeti Kerimenin özlü manasına bağlamak icab eder; "HARAM HELÂL DEMEDEN MİRASI YİYORSUNUZ, MALI AŞIRI BİÇİMDE SEVİYORSUNUZ" (Fecr Suresi, Ayet 19-20)





kayserili-38-66
 
 
WwW.KaYsErİLi-38-66.Tr.Gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol